5 Haziran 2013 Çarşamba

Bir lütuf farkı

   Öncelikle bulunma zorunluluğumuz olduğu ortamdaki kişi ya da bulunduğunuz ortamdaki herkez sizi sevmiyorsa ve sizde onu ya da onları sevmiyorsanız işleri düştüğünde konuşuyorlar ya da size belli etmeden sizin yüyüzünüze karşı sizi küçümsüyor ise onlar ile konuşmanın ya da mecburi bir konuşmada incelik göstermenin gerekmediğini düşünüyorum . Manasız bir şey .  Bende öyle yapıyorum . En azından kendimizi kullandırtmamış oluyoruz . Ben dediğimi yap yaptığımı yapma değilde demediğimi yapma yaptığımı yap diyeceğim size . Çünkü söylediklerim ve yaptıklarımın hepsi benim ve aklı olan herkez için doğru olduğunu düşündüğüm şeylerdir .
   En gıcık kağtığım şey ne biliyor musunuz okulda ? Anahtarımı evde unuttuğumda birinin anahtarını denemek isteyip sorduğumda götü kalkmış piçlerin bana benim anahtarım hiç bir kilidi açmıyor demeleri . Denedin mi lan diye sormak gelmiyor mu insanın içinden ? Ya da birinin ilginç ya da güzel bir kalemi olur bakmak istersin benim için değerli kimseye vermiyorum demesi . Sanki ben cebe atıcam ya da g*tüme sokucam . Mal hepsi . Ama ertesi gün senin kalemine bakmak isterler işte o zaman ben onlara birşey derdim ama sadece hayır demekle yetindim kuş kadar beyni bile varsa o kadarını anlar . Biraz ağır konuşuyorum ama burası benim içimi rahatça dökebildiğim tek yer . Ve içimi dökmeyi bir kenera bırakın sevgili okuyucularım hepsi bu laflar fazlasıyla hak ediyor .
 Bazen doğru arkadaşlar olmayınca yalnız olmaktan rahatsız olmayan bir kişiliğim var . İyi ki öyle arkadaşlarım yok . İyi ki böyle bir özelliğim var . Bu benim için bir lütuf farkı . Eğer anlaşamıyorsak yanlız kalmaktan korktuğumuz için birisiyle arkadaşlık edip onu çekiceksek olmayın arkadaş . İçinizi dökün küfür edin ve bir daha da konuşmayın .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder